Evlilik, iki kişi arasındaki ilişkinin yasal ve sosyal olarak kabul edilmesiyle oluşan bir birlikteliktir. Yaşamı birlikte paylaşmaya karar veren kişiler deneyimlerini, kişisel özelliklerini, düşünce tarzlarını ve kültür yapılarını da bulundurarak aile kurarlar. Bunlar arasındaki farklılıklar kişiler arasında uyumsuz, mutsuz ve gergin aile ortamı oluşmasına sebebiyet verebilir. Bu durumda çiftler evlilik süreçlerini sonlandırabilirler. Boşanma öncesi ve sonrasında kişiler maddi, psikolojik, fiziksel ve duygusal zorluklarla karşılaşırlar. Bu süreçten etkilenenler arasında şüphesiz çocuklarda bulunmaktadır. Bu süreç çocuklar üzerinde derin duygusal etkiler yaratabilir. Ülkemizde TÜİK verilerine göre 2023 yılında 171.881 çiftin boşanmış olduğu görülmüş, bu durumun çocuk sahibi olma durumuna göre düşüşle ilişkilendirilmiştir. Çocukların boşanma sürecinden olumsuz etkilenme ihtimali karşısında boşanma kararının tekrar gözden geçirildiği veya boşanmanın ertelendiği fark edilmiştir.
Boşanma çocuklarda, suçluluk, korku, öfke, üzüntü, barışma arzusu, yemek yemede sorunlar, uyku sorunları, reddetme, gerileme, okul sorunları ve fiziksel sorunlar gibi potansiyel değişikliğe yaratabilir. Örneğin; Anne babasının ayrılacağını öğrenen çocuk “Ben daha uslu dursaydım belki de bunlar yaşanmazdı.” düşüncesine kapılarak bu durumun sorumlusunun kendisi olduğunu düşünebilir veya gelişimsel olarak tamamladığı bazı alışkanlıklara (parmak emme, yatağına işeme) geri dönebilir. Bu değişikliklerden hangisinin daha fazla görüldüğü çocuğun yaşına, gelişim durumuna ve yaşantısından elde ettiği deneyimlere göre farklılık göstermektedir. Potansiyel güç olarak ortaya çıkabilecek bu durumların çoğunluğu boşanma sürecindeki olumsuzluklardan kaynaklanmaktadır. Bu olumsuzlukların azalması bu sürecin başarılı bir şekilde yönetilmesi ve çocuklara uygun bir şekilde anlatılmasıyla en az düzeye indirilebilir. Bu süreçte:
• Çocuklara boşanma ile ilgili yaş dönemleri dikkate alınarak bilgilendirme yapılmalıdır. Bilgilendirme anlaşılır ve net bir şekilde olmalıdır. Açıklama yaparken bu durumun ondan kaynaklanmadığı, ona karşı sevgilerinin azalmadığı vurgulanmalı mümkünse sakin bir ortamda her iki ebeveyninde söz hakkı alacak şekilde gerçekleşmelidir. Bu süreçte çocuğa duygu ve düşüncelerini ifade edecek zaman tanınmalıdır.
• Çocuklara boşanma sonrası oluşacak düzeni hakkında bilgi verilmelidir. Hangi ebeveyn ile kalacağı, diğer ebeveyni hangi sıklıkla göreceği, yaşayacağı yeri ve okul değişikliği gibi durumlar anlatılmalıdır. Yeni başlangıçlara adım atan çocuk için bu tür değişiklikler mümkünse aşamalı olarak gerçekleşmelidir. Böylelikle uyum problemi en aza indirgenebilir.
• Bu süreçte ebeveynler, çocukları birbirine karşı kötülememelidir. Örneğin; “Annen bana karşı kötüydü iyi birisi değildi.” şeklindeki ifadeler çocuğun olumsuz etkilenmesine yol açmaktadır.
• Boşanmış ebeveynler çocuklarına karşı tutarlı ifadeler sergilemelidir. “Yarın seni görmeye geleceğim” diyen babanın sözünde durmaması, o ebeveyne olan güvenini zedeler ve değersiz hissetmesine neden olabilir.
• Bu süreçte çocuklara ebeveyn rolü üstlenilmesinin önüne geçilmelidir. Çocuklar bazen ebeveynlerinden birinin eksikliğini doldurma girişiminde bulunurlar.Örneğin; Evdeki eksik otoriter figürünü kendisi tamamlama eğiliminde bulunur.Bu durumun önüne geçilip yaşının sorumlulukları ve davranışlarını sergilemesi sağlanmalıdır.Aynı durum birlikte kaldığı ebeveynde de görülebilir.Örneğin; eksik baba figüründen kaynaklı otoriten eksikliğinden dolayı anne aşırı kontrolcü ve baskıcı davranışlar gösterebilir.Bu durumda ebeveynin doğru oranda davranış göstermesi beklenmektedir.
• Anne baba arasındaki sıkıntılar, maddi zorluklar çocuğa yansıtılmamalıdır. Bu durum ebeveynler arasındaki ilişkiden kaynaklanır. Çocuk bu konulardan uzak durması sağlanmalıdır.
• Bu süreçte ebeveynler de kendi durumunu ihmal etmemelidir. Ebeveynlerin bu süreci başarı bir şekilde atlatması çocuğu da olumlu olacak etkileyecektir.
Sonuç olarak ortak bir paylaşımın son bulması olarak bahsedebileceğimiz boşanma, çocuklar ve ebeveynler için zor bir süreç olabilir. Ancak bu zorlukları önlemek ve en aza indirmek boşanma sürecinin doğru bir şekilde yönlendirilmesine bağlıdır. Yukarıda bahsedilen durumların uygulanması çocukların sağlıklı bir şekilde süreci atlatmasını sağlayacaktır.
KAYNAKÇA
Öngider, N. (2013). Boşanmanın çocuk üzerindeki etkileri. Psikiyatride Güncel Yaklaşımlar, 5(2), 140-161.
Erdim, L., & Ergün, A. (2016). Boşanmanın ebeveyn ve çocuk üzerindeki etkileri. Sağlık Bilimleri ve Meslekleri Dergisi, 3(1), 78-84.
Bilici, A. B. (2014). Boşanma sürecinin çocuklar üzerindeki psiko-sosyal etkileri. Cumhuriyet Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Dergisi, 18(2), 79-110.
Türkarslan, N. (2007). Boşanmanın çocuklar üzerine olumsuz etkileri ve bunlarla başetme yolları. Sosyal Politika Çalışmaları Dergisi, 11(11), 99-108.
Tolan, Ö. Ç. (2023). Boşanma ve Etkileri: Çocuklar ve Ergenler Üzerindeki Psikolojik Sonuçları. Selçuk Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Dergisi, (50), 321-338.
Yanar, K., & İlhan, T. (2022). Boşanmış aile çocuklarında boşanmanın etkileri ve travma sonrası büyüme: nitel bir çalışma. Disiplinlerarası Eğitim Araştırmaları Dergisi, 6(12), 172-186.
Burakhan, B. A. R. S. (2022). Boşanmanın Çocuklar Üzerindeki Travmatik Etkisi. Eurasian Academy of Sciences Social Sciences Journal, 55-75.
Comments